Evlendikten sonra sevgi ve aşkın başına ne geliyor? Sevdiğimiz mukemmel insan evlenince bütün gece horlayan bir kurt adama yada bigudileri ve yüz maskesiyle ortalıkta gezen bir marslıya mı dönüşüyor? Kadın ve erkek nadiren aynı sevgi dilini konuşur. Her ikisi de kendi sevgi dilinde karşısındakine sevgisini ifade eder ancak mesajı anlaşılmaz. Karşısındaki homurdanıp şikayet etmeye devam eder.
Güzel bir
iltifat yerine çöpü cikarmasi yeterli olacak koca bir türlü
yaranamadığından sikayet eder. Güzel bir sofra ve ütülü gömleklerle
sevgisini göstermeye calışan eş, saçını süpürge ettiğiyle kalır. Kendi
dilimizde sevgimizi eşimize ifade etmemiz, kör bir Çinliye yol tarif
etmekten daha zordur. Bizim dilimizi anlamaz ve mesaj asla yerine
ulaşmaz.
Sevginin dili beş çeşide ayrilabilir:
ONAY SÖZCÜKLERİ:
Birkaç
güzel iltifat, cesaret veren, yapılanları takdir eden birkaç cümle pek
çok kişi için tahmin edilenden daha büyük etki yaratır. "Seni anlıyorum"
sözünün kadınların tek beklentisi olduğunu anlayan erkek başını fazla
derde sokmaz. Bir kadın size fikrinizi soruyor ve sorununu anlatıyorsa
genellikle çözümü biliyor ve sadece onaylanmak istiyordur. Lütfen
yapması gerekenleri seçenekler halinde anlatıp neden buna minnettar
olmadığını anlamaya çalışmayın. Sadece seni anlıyorum demeniz yeterli.
NİTELİKLİ BERABERLİK:
"Benimle
hiç ilgilenmiyor. Bana hiç vakit ayırmıyor. En son ne zaman yemeğe
çıktığımızı bile hatırlamıyorum " diyen birinin sevgi dili nitelikli
beraberliktir. Gazeteden burnunuzu çıkarıp gözlerinin en içine bakarak
onunla konuşmanızda fayda var. Onu doğru sevgi diliyle sevmezseniz
de işinizde harikalar yaratabilirsiniz. İstediğiniz noktaya yalnız mı
yoksa onunla mı ulaşmak istediğinizi hatırlamanızı öneririm. Zaman her
zaman bulunur. "Zamanım yok" sözünün asıl anlamı" Bu konuya ayıracak
zamanım yok" yada "Bu zamanı değerlendireceğim daha önemli işlerim var"
demektir. Sevgi dili nitelikli beraberlik olan biri için oldukça kalp
kırıcı değil mi?
HEDİYELER:
Hediyenin
anlamı, düşünülmektir. "Hediye almaktan hiç anlamam". "Güzel hediye
seçemem." yada "Param yok." bahaneleri sevdiğiniz kişinin dili
hediyelerse size hiç iyi gelmez. Üç yaşındayken oğlumun saksıdaki güzel
çiçeklerimden hazırladığı buketi hediye etmesi her anlamda gözlerimi
yaşartmıştı. İnanın oğlumun beş kuruş paraya ihtiyacı yoktu ve beni çok
sevdiğini daha iyi anlatamazdı. Bu arada kendisi 4 yaşında duzgun konuşmaya
başladı. Sevgisini anlatmak için sözlere hiç ihtiyacı olmadı. Yani
hediyeler için biraz saksıyı çalıştırmak gerekiyor yani her anlamda.
Sadece biraz yaratıcılık...
HİZMET ETMEK:
Bir
bardak suyu getirmeyi gurur meselesi yapanlardansanız yada eşiniz eve
geldiğinde sofra hazır olmadığında surat asıyorsa ciddi bir sorununuz
var demektir. Bazı insanlar hizmet davranışlarını görmediklerinde
önemsenmediklerini düşünürler. Güzel bir şarkı durumu özetliyor aslında.
"benim için napardın, sobamı mı yakardın, portakal mı soyardın.... diye
devam edip gidiyor. Belli ki şarkı sözü yazarının sevgi dili hizmet
davranışları. Yani eşiniz çöpü çıkartmadığınız için dünyayı başınıza
yıkıyorsa mesajı alın.
FİZİKSEL TEMAS:
Fiziksel
temas bazı insanların birincil sevgi dilidir. Onlar için şefkatli bir
sarılmanın yerini en pahalı hediye bile tutamaz. Eğer güzel bir sırt
masajı sevginizi haykırmanızın tek yoluysa kolları sıvayın. "Benden uzak
duruyor, elimi bile tutmuyor, çünkü beni sevmiyor." düşüncesi ilişkinizde
ilk kırılma noktaları olabilir.
Karşınızdaki kişinin elini eteğini
sizden çekmesine sebep olabilir. Sevip, sevilmediğini düşünmek kadar ızdırap
veren şey azdır dünyada. Küçük bir kedi yavrusu bile sütten önce
okşanmak isteyerek bacaklarınıza sürünür. Yapılan bir araştırmada hiç
dokunulmadan, kucağa alınmadan sadece temel ihtiyacı sağlanan
yetimhanedeki bebeklerin ölüm oranlarının diğerlerinden cok daha yüksek
olduğu görülüyor. Herhangi bir işlem yaparken çok korkan hastalarımın bazıları elini tutacak birini isterler yanlarında. Neden acaba?
2 yorum:
Cok begendim ornekleriniz cok guzel. Hem eglendim hem dusundum
Özellikle yetimhanedeki çocukların durumu çok trajik geldi. İlk fırsatta bir yetimhaneye ziyarete gitmek lazım.Hediyeler, biraz şefkat. Mutluluğu yanlış yerlerde mi arıyoruz ne?
Yorum Gönder