Son günlerde
en cok aklima takilan konu cocuklarımı ne kadar eğitebildiğim. Kafamı sıklıkla
kurcalayan bu konu okullar kapanırken daha da oncelikli bir hale geldi.
Huzursuzlugumun sebebini, yani sorunun ne oldugunu aramaya başladım. Bir sorunu
çözerken attigim en yararlı adim, sorunun ne oldugunu iyice anlamaktır. Bulacağım
çözümlerle ilgili zihnimi açan kendime sorduğum sorular oluyor. Sorun nedir? Neden
istediğimiz noktada değiliz? Bir cok konuda başarılı, güçlü, sabırlı olabilirken,
çocuklarım ve ailem için aynı performansı gösterebiliyor muyum? Bu soruların
cevabını ararken bir takım kitaplar okumaya ve dostlarımdan fikirler almaya
basladım.
Son okudugum
üç kitaptan beni çok etkileyen ve oldukca basit bir cozum cikti, bu sevilen
bir annenin iyi evlatlar yetiştirebileceğiydi. Sende olmayanı bir başkasına
veremezsin elbette. Ayrıca biz kendimizi iyi hissetmezsek yaptığımız herşey bir
tiyatro oyunundan öteye geçemez . Ve o küçük insanlar sandığımızdan daha
zekiler. Sanırım işe çocuklardan çok kendimizle başlarsak daha kalıcı çözümler
bulabiliriz.
"Kendimizi
nasıl daha iyi hissederiz?" Bu derin konuyu bir başka bölüme bırakalım ve
devam edelim.
Sevilen anne
kavramı ne demek? Esi tarafından
sevilen kadın, kendini oldugu gibi kabul edip seven kadın, yaptıkları önemsenen
kabul gören kadın...iş git gide karmaşıklaşırken biraz da çözülüyor sanırım. Sorunları
bulmak çözümlerin önemli bir kısmı demiştik, yani FARKINDALIK!
Eşler
arasındaki ilişki çocukların huzurlu sevgi dolu bir ortamda yetişmesinde
oldukça önemli. Bir zamanların eşim önce gelir tartışmasını hatırlayın. Belki
de azıcık doğruluk payı var mıydı? Eşimle aram soğuksa, huzursuzsam daha hosgörüsüz,
huysuz ve mutsuz dolaşıyorum ortalıkta diyebilir miyiz? Bazen kendime soruyorum
eşimle ilgili konularda haklı mı olmak istiyorum mutlu mu? Biraz alttan almak
mı iyi, sonuna kadar hakkımı arayıp, dogrulugumu ispatlamak mi? Her ikisini de
deneyecek kadar uzun süredir evliyim. Bu sorular zihnimi açmak ve düşünmek için
sorduğum sorulardan ufak ornekler. Bu yöntemi denemenizi öneririm . Doğru
cevapları bazen arayarak bazen de gözümüzün önünde, burnumuzun tam dibinde
buluyoruz.
Bu ortamı sağlamak tek başına yaptığımız
diğer işlere benzemiyor. işin içine bizi sevmesi gereken bir erkek ve işbirliği
giriyor. Böyle yapman gerekiyor hadi bakalım demek de çok mümkün değil. Yani
işbirliği için ilk adım yine anneden olmalı diye düşünüyorum. Iyi birşey
duymayacağını, eleştirileceğini bilen hiçbir erkek egosunu cebine koyup sizinle
müzakere masasına oturmaz. Unutun bunu. Başka bir yolunu bulmak gerekiyor. Erkekler
ne ister gibi derin bir konuya çocuk yetiştirmekten nasıl geldik gördünüz mü? Mutlu anne=mutlu aile= mutlu erkek= mutlu çocuk denkleminde bir umut olabilir. Bunu
nasıl basaracagiz? Evdeki huzur için
gereken altyapiyi olusturacak iki ana malzeme oncelikle seven bir baba, daha sonra da huzurlu bir anne.
Tugba-
Erdogan Calak’in 7\24 ANNELİK kitabındaki
birkaç cümle ilgimi cekti. Erkeğin eşine annelik etmesi kısmı önce
ilginç sonra da mantıklı geldi. Sağlıklı bir annelik için kadının eşinden sevgi
almasi gerekir diyor yazar. Karıkoca ilişkisindeki sevginin varligi kadının
annelik kapasitesini etkiler. Aynı kadının çocukları arasında bile, doğurduğu döneme,
yaşına, durumuna göre farklılıklar olur diye ekliyor kitabın yazarı. Eşlerin
birbirine yatırımı ne kadar yüksekse çocuklarına yapacağı yatırım ve
dolayısıyla verecekleri sevgi o oranda yüksek olacaktır diye devam ediyor.
Yarın öfkeli anne kavramı ile devam edelim…
Tugba-
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder