Küçük şeylere üzülerek en önemli
saatlerimizi harcıyoruz. Çoğumuz hiç önemsemememiz gereken şeyler için kendimizi üzüyoruz. Habuki, en guzeli, yaşamımızı, harcanan enerjiye değecek hareket ve duygulara adamak. Yani gerçek
sevgilere,büyük düşüncelere ve kalıcı ve anlamlı şeylere.
Üzüntü ve mutsuzluklarımızın büyük bölümü
GERÇEKLERDEN değil, HAYAL GÜCÜMÜZDEN
kaynaklanıyor.
Endişelendiğiniz şeyin gerçekleşme olasılığı nedir? Bir düsünün bakalım, bugune kadar endişelendiğiniz şeylerin kaçı başınıza geldi. Senaryo yazmayı bırakmanın zamanı gelmedi mi?
Peki, gerçek bir sorunla karşılaştığımızda ne yapalım?
1. Sorunu
ortaya detaylıca koyun.
2. Bu sorunun ya da başarısızlığın en kötü
sonucu ne olabilir?Gerçekleşebilecek EN KÖTÜ sonucu belirleyin.
3. Kendinizi, bu en kötü sonuca hazırlayın.Ve sonrasında bu durumu düzeltmeye
çalışın.
NASIL?
Çözmeniz gereken sorunla ilgili endişelenmeyin. Unutmayın üzüntü ve endişe konsantrasyonu bozar.
Önce konuyla ilgili bütün bilgileri toplayın. Gerçekleri kendi lehine uygun toplamayın. Çünkü
gerçekleri ararken genelde kendi beklentimize uygun olanları görüp, diğerlerini gözardı ederiz.
İnsanların düşünmekten kaçmak için
yapamayacağı şey yoktur. Kendimizi haklı çıkaran ve ön yargılarımızı
doğrulayan gerçekleri seçeriz inanmak için. Kişisel isteklerimize uymayanlar
ise bizi çoğu zaman öfkelendirir.
Doğru bilgileri toplamanın yöntemi ne olabilir?
Gerçekleri fark
etmeye çalışırken, bu
bilgileri kendinize değil, bir başkasına
topladığınızı düşünün. Böylece objektif ve serin kanlı olur, duygularınızdan
arınırsınız.
Bir savcı gibi davranıp
beklentilerinize ters düşen gerçekleri
de ortaya koyun.
Bütün gerçekleri
tarafsız bir biçimde
ortaya koymadan sorunları çözmek mümkün
değildir
Sorunu açıkça ortaya koymak karara
varmayı kolaylaştırır.
Gerçekleri ayrıntılarıyla ortaya
koyduğunuz takdirde sorun buharlaşıp kaybolacak ve çözüm kendi kendine
gelecektir.
Çözüm, tüm bilgiler
toplandığında tıpkı ekmek
kızartma makinasından fırlayan ekmek gibi ortaya çıkar.
Denemeye değer.
DİKKAT! Çözümün bir insanı
değiştirmekse, SAKIN DENEMEYİN! Değiştirebileceğiniz tek kişi kendinizsiniz.
Gerçekleri bir kağıda yazmak işleri
kolaylaştırır.
Kağıda ne yazalim?
1-Neden
endişeleniyorum?
2-Bu konuda ne
yapabilirim?
-Alternatif çözüm seçenekleri neler?
-Hangisi en iyisi?
3-Seçtigim çözümü uygulamaya ne
zaman başlıyorum?
4-Doğru kararı ver, karar verme
aşamasından sonra geriye dönüp
sorgulama. SADECE YAP! Bu noktadan sonra
kafa yormak ve düşünmek sakıncalı olabilir. İnsanın aklının karışmasına neden
olur.
Böyle zamanlarda
bir karar vermeniz ve asla geriye dönüp bakmamanız gerekir.
Tanrım, bana değiştiremeyeceğim
şeylere katlanma, değiştirebileceğim şeyleri çözme bu ikisi arasındaki farkı ayırdetme bilgeliği
ver.
Çin atasözü
Hepimiz, zaman
içinde değiştiremeyeceğimiz
hoş olmayan durumlarla karşılaşırız.
Böyle bir durumda
iki seçeneğiniz var:Ya
durumu kabullenip kendimizi buna alıştıracağız, ya da isyan edip çıldıracağız.
KAÇINILMAZI KABUL
EDİN
Zihin ancak en kötü
şeyi kabullenmeye hazır olduğunda tam anlamıyla huzura kavuşur. Olanları
kabullenmek, talihsizliğin sonuçlarına katlanmanın ilk adımıdır.
Üzüntü ve
endişeyle baş etmenin en iyi yolu,
kendinizi yapıcı bir işe vermenizdir.
İnsan beyni ne kadar kusursuz çalışırsa çalışsın aynı anda fazla şey
düşünemez.
Hiç kimsenin kaçınılmazla mücadele ederken
bir yandan da yeni bir hayat yaratabilecek gücü yoktur. Birini seçmek gerekir.
İçinde yaşadıklarınızı içinizde
yaşatmak zorunda değilsiniz.
Cennet de cehennem
de bizim içimizde bunu yaratan koşullar değil.
Batan güneşe ağlamayın. Güneş yeniden doğduğunda
ne yapacağınıza karar verin.
-DALE CARNEGİE
Karanlık olmasaydı, aydınlığın ne önemi olurdu? Üzülmeyin, iyi olacaksınız. Sevgiyle kalın...
KAYNAK: Üzüntüyü Bırak Yaşamaya Bak Dale Carnegie
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder