Japon Yazar Satoro, “teker teker bir damlayız, hep beraberse
bir okyanus” demiş. Bizim “bir elin nesi
var, iki elin sesi “ var deyişi de takım calışmasının gücünü oldukça güzel dile
getiriyor. Son zamanlarda fazlaca konusu edilen takım calışmasından
bahsedeceğiz bugün. Ancak, okuduğumuz kitaplardan çok, kendi hayatımızdan örnekler vererek konuyu ele alacağız.
Kardeşim ve ben, takım calışmasına ilk annemizin karnında
baslamışız. İkiz olmanin verdiği avantajla, küçükken kafa kafaya verip,
yaramazlıklarımızla annemi az üzmemişiz. Bu konuda annemde de kabahat var. Çünkü bize takım calışmasını ilk öğreten kendisidir.
Olay, üç-dört yaşlarımızda vuku eder. Hergün komşumuzun
kızından dayak yiyip, ağlaya ağlaya kendine koşmamızdan bunalan annemiz, bir
gün bizi bir kenara çekti. “Artık yediğiniz dayaklardan siz de bıktınız, ben
de. Size cok önemli bir sır vereceğim ve
bir daha hiç dayak yemeyeceksiniz” dedi. Heyecanla kulağımızı anneme verdik. Annemin
herşeyi bildiğini düşündüğümüz için, artan güvenimizle, bu verdiği sırrı hemen
ertesi gün uyguladik. Ve sonuç, tam da
annemin tahmin ettiği gibi oldu. Ertesi gün, ağlayarak annesine giden çocuk ne
kardesim ne de ben değildik. Peki neydi annemin bize verdiği bu sir?
Annemiz bize, belki de o gün ne kadar önemli bir ders verdiğini
farketmeden, biraz da komşusunun kulağına gitmesin diye sır olarak şunlari
söyledi: ”Güzel kızlarım, evet ufak
tefeksiniz, ve arkadaşınız sizden çok daha iri. Sizi üzen ve size zarar vermek
isteyen kişilerin karşısına, iki kardeş birlikte dikilirseniz, çok daha güçlü
olursunuz, bir daha da kimse sizi dövemez”
Küçük yaşlarda öğrendigimiz bu dersi, tabiki ileriki yıllarda
uygulamaya devam ettik. Okul ve iş hayatında yeni takım deneyimleri kazandık.
Sunu öğrendik ki, iki kardeşlik takımımızı kurmakta oldukça şanslıydık, çünkü
takımızda sevdiğimiz, iyi anlaştığımız insanlar vardı. Halbuki okulda ve iş hayatımızda, takım arkadaşlarımızı seçme hakkı pek de bize ait değildi.
Bu durumda aldığımız dersler, nasıl iyi bir takım kurulurdan çok, nasıl elinizdeki takım arkadaşlarıyla iyi bir çalışma yapılır konusunda oldu.
Deneyimlerimiz boyunca, bazı takım arkadaşlarımız bizi tamamladı, bazılarından yeni
bir şeyler öğrendik ve bazıları da bizi sinirden çıldırttı. Peki, elimizdeki
takımla nasıl iyi bir calışma çıkarılır. İşte iyi bir takım çalışması çıkarmak için
beş önerimiz:
1.
Büyük resmi görmek: Bazen küçük detaylara
kapılarak, takımımızın bir araya gelme amacını, bizim bu amaca ulaşmak için
oynadığımız rolu unutabiliyoruz. Bu günlük iş koşuşturmacasında çok mümkün. Şu e-maile
de cevap yazayım, bu telefona da cevap vereyim derken, asıl amacınızı unutmayın
ve sizi bu amaca ulaştıracak işlere öncelik verin, bunu takım arkadaşlarınıza
hatırlatın.
2. İyi tutum: Tutumla
ilgili yazımızı hatırlayın. Takım calışmasında da tutumunuz cok önemlidir. İş
arkadasınızın size göre ne kadar az calıştığı, işe ne kadar geç geldiği ya da diğer
olumsuz yönlerine takılmayın. Sizin calismalariniz tabiki takim arkadaslariniz
tarafindan farkediliyor. Ayrica, şikayetcilikten ve olumsuz yorumlardan de vazgecin. Işte bu takımınızın
moralini bozdugunuz icin, onlara yapabileceginiz en buyuk kotuluk olur. Sizin
iyi tutumunuz, arkadaşlarınıza da bulaşacaktir.
3. İyi liderlik: Sadece takıma lider olarak
koyulan kisi degil, herbir takım üyesi iyi bir lider olabilir. Bunun hangi
pozisyonda oldugunuzla hic ilgisi yok. Oncelikle liderligin ne oldugunu anlamak
ve sonra bunu uygulamakla başlayin işe. Bu konuda okunabilecek guzel bir kitap
John C Maxwell’e ait olan “Reddedilemez 21Liderlik Yasası”dir
(21 Irrefutable Laws of Leadership).
4.
Dinlemek: Iyi dinleyici olmak takım calışmasinda önemlidir. Her zaman son sözü siz söylemek zorunda değilsiniz. Hatta yarışmanız
gereken konu en çok kimin konuştuğu değil, en çok kimin dinlediği olmalıdır. Dinle Beni başlıklı
yazımızda, nasıl iyi bir dinleyici olabileceğinizi okuyabilirsiniz. Takım
arkadaşlarınızı duyarak değil, dinleyerek onlarla ilgili bir çok değerli bilgiye
sahip olup, onlarla nasıl daha iyi iş çıkarabileceğinize odaklanabilirisiniz.
5.
Eğlenmek: Okul ve iş hayatım boyunca birçok
takımla calıştım. En iyi takım calışmalırını hep keyifle hatırlarım. Çünkü bu
takımlarla oldukça zor işleri, hep gülerek ve eğlenerek başardık. Takım
calışması, sadece ciddiyetle ve çok calışmakla değil, topluca keyif alınarak
yapılırsa sonuçlar çok daha başarılı olacaktır.
Bir inşaat şantiyesinde calıştığım
zamanların birinde, takımımla birlikte, oldukça stresli ve yoğun günler
geçiriyorduk. Şantiyemiz, içinde sinema
salonu olan bir alışveriş merkezinin oldukça yakınındaydı. Kidemli proje müdürümüz
odasından her zamanki gibi oflaya puflaya cıktı birgun. Sonra gözleri aydinlandi
ve dedi ki: “Elinizdeki herşeyi birakin. Arabalara doluşup sinemaya gidiyoruz”.
Arabalara gülüşerek doluştuk, hangi
filmi izleyeğimize dair tartışarak, güle oynaya sinemaya vardık.Sanirim izlediğim en kötü
filimlerden biriydi ama iş hayatımda geçirdiğim en keyifli zamanlardan biriydi o gün.
Sadece iki-uç saat işten uzak kaldık, ama takım olarak birbirimize daha da
bağlandik, stresimiz uçtu gitti.
Her takımda mükemmel üyeler olmayabilir,
elimizdekiyle en iyi sonuçlari almak için gene de caba sarfetmeli, doğru
alanlarda enerjimizi harcamaliyiz. Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için…
1 yorum:
Yorum Gönder