Sayfalar

10 Haziran 2013 Pazartesi

Sevilen Anne, Mutlu Cocuklar




Son günlerde en cok aklima takilan konu cocuklarımı ne kadar eğitebildiğim. Kafamı sıklıkla kurcalayan bu konu okullar kapanırken daha da oncelikli bir hale geldi. Huzursuzlugumun sebebini, yani sorunun ne oldugunu aramaya başladım. Bir sorunu çözerken attigim en yararlı adim, sorunun ne oldugunu iyice anlamaktır. Bulacağım çözümlerle ilgili zihnimi açan kendime sorduğum sorular oluyor. Sorun nedir? Neden istediğimiz noktada değiliz? Bir cok konuda başarılı, güçlü, sabırlı olabilirken, çocuklarım ve ailem için aynı performansı gösterebiliyor muyum? Bu soruların cevabını ararken bir takım kitaplar okumaya ve dostlarımdan fikirler almaya basladım.


Son okudugum üç kitaptan beni çok etkileyen ve oldukca basit bir cozum cikti, bu sevilen bir annenin iyi evlatlar yetiştirebileceğiydi. Sende olmayanı bir başkasına veremezsin elbette. Ayrıca biz kendimizi iyi hissetmezsek yaptığımız herşey bir tiyatro oyunundan öteye geçemez . Ve o küçük insanlar sandığımızdan daha zekiler. Sanırım işe çocuklardan çok kendimizle başlarsak daha kalıcı çözümler bulabiliriz.


"Kendimizi nasıl daha iyi hissederiz?" Bu derin konuyu bir başka bölüme bırakalım ve devam edelim.


Sevilen  anne  kavramı  ne demek? Esi tarafından sevilen kadın, kendini oldugu gibi kabul edip seven kadın, yaptıkları önemsenen kabul gören kadın...iş git gide karmaşıklaşırken biraz da çözülüyor sanırım. Sorunları bulmak çözümlerin önemli bir kısmı demiştik, yani FARKINDALIK!


Eşler arasındaki ilişki çocukların huzurlu sevgi dolu bir ortamda yetişmesinde oldukça önemli. Bir zamanların eşim önce gelir tartışmasını hatırlayın. Belki de azıcık doğruluk payı var mıydı? Eşimle aram soğuksa, huzursuzsam daha hosgörüsüz, huysuz ve mutsuz dolaşıyorum ortalıkta diyebilir miyiz? Bazen kendime soruyorum eşimle ilgili konularda haklı mı olmak istiyorum mutlu mu? Biraz alttan almak mı iyi, sonuna kadar hakkımı arayıp, dogrulugumu ispatlamak mi? Her ikisini de deneyecek kadar uzun süredir evliyim. Bu sorular zihnimi açmak ve düşünmek için sorduğum sorulardan ufak ornekler. Bu yöntemi denemenizi öneririm . Doğru cevapları bazen arayarak bazen de gözümüzün önünde, burnumuzun tam dibinde buluyoruz.



Erdogan Calak’in 7\24 ANNELİK kitabındaki birkaç cümle ilgimi cekti. Erkeğin eşine annelik etmesi kısmı önce ilginç sonra da mantıklı geldi. Sağlıklı bir annelik için kadının eşinden sevgi almasi gerekir diyor yazar. Karıkoca ilişkisindeki sevginin varligi kadının annelik kapasitesini etkiler. Aynı kadının çocukları arasında bile, doğurduğu döneme, yaşına, durumuna göre farklılıklar olur diye ekliyor kitabın yazarı. Eşlerin birbirine yatırımı ne kadar yüksekse çocuklarına yapacağı yatırım ve dolayısıyla verecekleri sevgi o oranda yüksek olacaktır diye devam ediyor.


Bu ortamı sağlamak tek başına yaptığımız diğer işlere benzemiyor. işin içine bizi sevmesi gereken bir erkek ve işbirliği giriyor. Böyle yapman gerekiyor hadi bakalım demek de çok mümkün değil. Yani işbirliği için ilk adım yine anneden olmalı diye düşünüyorum. Iyi birşey duymayacağını, eleştirileceğini bilen hiçbir erkek egosunu cebine koyup sizinle müzakere masasına oturmaz. Unutun bunu. Başka bir yolunu bulmak gerekiyor. Erkekler ne ister gibi derin bir konuya çocuk yetiştirmekten nasıl geldik gördünüz mü? Mutlu anne=mutlu aile= mutlu erkek= mutlu çocuk denkleminde bir umut olabilir. Bunu nasıl basaracagiz?  Evdeki huzur için gereken altyapiyi olusturacak iki ana malzeme oncelikle seven bir baba,  daha sonra da huzurlu bir anne.



Yarın öfkeli anne kavramı ile devam edelim…
 

Tugba-

Hiç yorum yok: