Sayfalar

6 Eylül 2013 Cuma

Boş Ev Aranıyor!


İşyerinde birşeyleri yetiştirmeye çalışırken, birden “ah evde kimse olmasa, ben de eve gidip hiçbirşey yapmasam” diye geçirdim içimden. İş güç düşünmeden, sorumluluklarım, çocuklar ve isteklerinden bir nefeslik de olsa uzak kalsam.

Sonra düşündüm ki, boş ev, herkes icin ayrı bir kavram. Bazıları için yanlızlık ve istenmeyen bir durum, bazıları icin kafa dinlemek ve kisa bir mola için sığınak. Çok şansliyim ki, benim için boş evin anlamı kafa dinleyebilmek, biraz sessizlik ve kendi isteklerime vakit ayırıp keyif çatmak.

Sanırım, calışan annelerin birçoğu boyle fantaziler kurabiliyor. Ben son iki yıldır, evi dinlenebilmek amaçlı hiç boş bulmadım. Hasta olduğum zamanlarda bile bu mümkün olmadı. Nadir olarak, çocukların eşimle dışarıda olduğu zamanlarda da hazır evde yoklarken, yemek yapıp , ortalığı toplama derdine düştüm.

Bazen ev hanımlarına özenmişimdir. Ama biliyorum ki çoğu zaman iş yeri de bir sığınak, insanın kendini ifade edebileceği farklı bir kimlik olma şansı. Sanırım tek istedigim, bu koşuşturmacalı hayatımı arada bir sakinleştirmek, hayat bu kadar alel acele geçerken, biraz nefeslenip, kaçırdığım şeylerin belki de sahip olduklarımın farkına varabilmek.

İnsanın evi kadar güzel bir yer yoktur heralde. Herşey çok tanıdıktır. Kokular, eşyalar, her köşeye sinmiş anılar. Hep küçükken tatilden döndüğümüzde evimizi ne kadar özledigimi hatırlarım. Kuru bir döşek bile olsa herkesin yatağı dünyada en rahat ettiği yatak... Evim, en huzur bulduğum yer... Bol güneşli bir günde, aydınlık ve derli toplu evimde, kahvem bir elimde, kitabım öbüründe, plansız programsız otursam. Heryere, herşeye yetişme telaşını unutsam.

Mutluluk da böyle anlarda saklı değil mi? Her gün evde otursam, aynı keyfi alamam sanırım. Biliyorum ki, haydi eve git, ne istiyorsan yap deseler, bir iki saat kitap okuyup, biraz televizyon izledikten sonra miniklerimi özlemeye başlayacağım, ve eve gelmeleri için saatleri sayacağım.

Hiç yorum yok: